Tamamen özgün araştırmalar sonucu elde edinilen bilgiler ışığında yazdığımız bu makalemizde Kürtlerin Kökeni, Anadolu’da Kürtlük ve Cumhuriyet Dönemi Kürtler gibi merak edilen tüm soruları derleyerek okurlarımızın bilgisine sunuyoruz. Yazıya başlamadan önce Sebuhi Quluzade’in o güzel ve anlam içeren sözünü şuraya bırakıyoruz…
“Milliyetçilik ve ırkçılık anlayış barış ve huzurun en büyük engelidir.Kendi milletini herkesten üstün tutmak,diğer milletlere saygılı davranmamak aptalcadır.”
Kürtlerin kökeni
Son dönemlerde ayrımcılık çatışmalarından kaynaklı bilimsel ve kültürel çalışmalar ile Kürtlerin kökeninin heterojen, yani çok türlü olarak belirlenmiştir. Ama etnek kökenler Kürtlerin İran halkları sınıfından kabul edilmiştir. Kürtlerin tarihi tam olarak Sümerler dönemine dayanmaktadır. Yapılan araştırmalar ve kazı sonuçlarında da ilk Kürt kelimesi Sümer tabletlerinde (M.Ö 3. binyıl) önce Karda-ka yani bugün ki tercümesi ile “dağlı olan” anlamını taşımaktadır. O dönemlerde daha sonra tam olarak belirlenen ve bazılarının tablet ve diğer kazı çalışmalarında ortaya çıkan devletlerin tam listesi şöyledir;
- Sümerler
- Asuriler
- Ksenofon
- Grekler
- Romalılar
- Ermeniler
- Farslar
Daha sonrasında Kürt kelimesine yurt veya yaşanılacak yer anlamını taşıyan “İstan” kelimesi gelerek Kürdistan kelimesini doğurmuştur. Önceleri İran ve Irak bölgesi için tayin edilen bu kuruluş adı daha sonraları bölge ülke ve illere dağılan Kürt halkı ile Kürdistan’da değişik bölgelerde anılmaya başladı.
Kürtler dönemi Osmanlı İmparatorluğu
Kürtler dönemsel olarak yaşadıkları bölgeden ötürü Osmanlı döneminde de ülke sınırlarımızda bulunmuşlar ve İran üzerinden büyük miktarda göç alınmıştır. Siyasal konumda da Osmanlı devletinin içerisinde bulunan Kürtler bu dönemde Osmanlı devleti ile hiçbir problem yaşamamıştır. Ta ki, Ermenilerin Türkiye içerisinde Kürdistan kurulması için desteklemeye gittiği noktaya kadar. Ermeniler ülkemizde bir ülke kurma çabasında başarısız olunca Kürtler o dönem de ikiye ayrılmış oldular. Bir taraf Ermenistan kurulmasına karşıydı ve halinden memnundu. Diğer taraf ise Ermenistanın başarısız girişimini yine ermeniler tarafından desteklenerek yeni bir oluşum içerisine girdiler.
Cumhuriyet dönemi kürtler
Asimilasyon döneminde yani Cumhuriyet döneminde Kürtler ile Türkler cumhuriyetin bağlılığı ve dönemsel savaşların yaşandığı ülkemize asimile olmuşlardı ve hatta Mustafa Kemal Atatürk, 3 Aralık 1919’da Mutkili Hacı Musa’nın mesajına yazdığı mesajında; “Bütün dünya bilmektedir ki Kürt kavm-i necibi (soylu milleti) kutsal Halifelik kurumuna karşı dinî bir bağlılık duymakta ve Türk kardeşleri ile birlikte bölünmez bir kahraman yığın meydana getirmektedir” diye yazarak Erzurum kongresinde ön plana çıkardığı hususlardan birisi bu konuyla alakalıdır.
Bilhassa 23 Nisan 1920 yılında Meclisin içerisinde kürt üyelerde bulunmaktaydı. Siyaseti bilgiler vermek istemediğimiz için bu konuya daha fazla giremiyoruz. Her millette olduğu gibi, düşünce ayrılığına gidilerek bölünmeye çalışılan bir millettir Türkler ve Kürtler keza bu millet her zaman omuz omuza yaşayıp birçok savaşta da omuz omuza çarpışmışlardır. Hiçbir etnik grup bölemez, bölünemez.
Son olarak ünlü Türk seyyah Evliya Çelebi‘nin Seyahatname’sinde ise Kürtler’in kökenine dair şu satırlar geçmektedir:
“Makdisi tarihine göre, Tufan’dan sonra ilk kurulan bu Cudi şehridir. Sonra Sencar Kalesi ve sonra da bu Miyefarkin Kalesi yapılmıştır. Amma Cudi şehri sahibi, Hazreti Nuh ümmetinden Melik Kürdim’dir. Altı yüz yıl yaşamıştır. Kürdistan diyarlarını dolaşıp bu Miyefarkine gelmiş su ve havasından hoşlanarak burada yerleşmiştir. Çocuklarının soyu gayet çok olup İberi ve Acem dillerinden ayrı bir dil meydana getirmişlerdir ki ne İberi ne Arabi ne de Farsi ne de Düri’dir. Buna halen Kürdi dili derler ki bu diyarlarda kullanılır.”