1697 yılında William Congreve bir trajedisinde “Müzik, vahşi bir yüreği yatıştıran güzellikler ortaya çıkarır.” demiştir. Şimdiki zamanda hayvanların müziğe olan ilgisini araştıran bilime hayvan müzik bilimi denmektedir.
Müzik dinleyen hayvanlar üzerinde yapılan bir deney
20. yüzyılın başlarında ABD’nin New York şehrindeki Central Park Hayvanat Bahçesi’nde bir deney yapılarak bazı hayvanlara kısa bir nükte dinlettirildi. Çıkarılan sonuç ise şu şekilde oldu: Kutup ayısı şaşkınlığa uğradı, küçük bir tilki korkuyla sağa sola kaçmaya başladı, fil ise olduğu gibi yerinde kalmıştı. Bu yapılan deneyin amacı ise ormandaki müziğin hayvanlar üstündeki aksiyonunu bilimsel bir yol ile ölçmek oldu.
Müzik hangi hayvanlar üzerinde etkili?
Sinirbilimciler, veteriner doktorlar gibi bir çok farklı alanlarda çalışan çeşitli uzmanlar, kürklü, tüylü, yüzgeçli, kanatlı vb. çeşitteki hayvan türlerinin hangi tür müziği duymak istediği ve hangi türde müzik dinlemek istemediklerini araştırmaya başladılar.
ABD Teksas Biyomedikal Araştırma Enstitüsünde görev yapan bir ekibi, 1996’da şebeklere radyo dinletildi ve kalplerinin daha yavaş bir şekilde attığı keşfedildi. Bir diğer araştırmada Mozart dinletilen bazı kemirgen hayvanların sistolik kan basıncında (Kanın damara pompalanmasıyla damardaki basıncın artması) %15 azaldığı görüldü. 2008 yılında bir araştırmacı kambur bir balinaya klarnet dinletisinde bulunduğunda balinanın cevap olarak verdiği sesinin değiştirdiği gözlemlendi.
İnsanlara hitap eden besteleri olan hayvan müzik bilimcisi ve kemancı David Teie, kedilere, maymunlara, köpeklere ve atlara da bestelerini sevdirdi. David, canlıların kendilerini rahat ve güvende hissedeceği müzikleri sesleri taklit ederek ortaya çıkardı. Örneğin yavru kediler için melodileri, kedilerin kalp ritimlerini ve anne kedilerinin mırlama seslerini kullanarak besteledi.